Stres ve endişelerden uzak bir hayat; Nefes ve Meditasyonu Günlük Rutine Uygulama




Nefes, bir canlının, canlı hücrenin yaşamak ihtiyacı olan oksijeni sağlamasıdır.  Meditasyon ise; oksijeni doğru alarak başlayan sağlıklı organik çalışan vücudu; süreçte suskunlaşan ve günlük yoğun akıştan uzaklaşan berrak zihni; programlı ya da akışta, hayatta olmanın huzuru, güveni, sahip olduklarının farkında olan ve keyifli ruhu beslemeye, onarmaya, düzenlemeye ve yeri geldiğinde güncelleme yapmaya yarayan hayal gücü teknikleridir. İmgeleme bu bilinen tekniklerin en hızlı ve etkili olmasıyla tanınır; diğer teknikler ise şu şekilde ayrılabilir: Geleneksel Teknikler, Modern Teknikler.


Görünen o ki, güçlü bir beden gerçeklikte kalmamıza ve sistemde duracağımız yeri bilmemize oldukça yardımcı oluyor. Sporun son yüzyılda geldiği nokta ve farkındalık düzeyi, insanların güçlü ve sağlıklı bedenlerini yapılandırmaktan öte koruma seviyesine ulaştı.
Zihin neredeyse 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana beyin odaklı ilerlemekte, ideoloji, sosyoloji, psikoloji gibi terimler hatta inanç kelimesi bile artık algılarda farklı aktivitelere sebep olmaktadır.
Ruh ise; sadece bu dünyada bedenimizi canlı tutan bir tanımsızlık olmaktan çıkmış; doğu felsefelerinin, İskandinav mitolojilerinin ve kahraman uzay insanlarının, hatta spritüale inanışların artmasıyla artık kendine bir ifade bulmuştur. Peki, bu bilgi çılgınlığının içinde olduğumuz teknoloji dünyasında evinin, bedeninin, eş bildiği diğer insanın, “sahip olduğu” evcil hayvanının, sosyal medya hesaplarındaki takipçilerinin, bazen ailesinin, çoğunlukla kredi kart hesap özetinin ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olan “insan” ne durumda? Bedeninin, zihninin ve ruhunun ne kadar farkında?

İlk neo-korteks evriminden bu yana insan beyni hatta hayvan beyni ve tüm canlı hücrelerin bilgi parçacıkları dahil; sarsıntı-travma ile doludur diyebiliriz. Travma, kulaktan dolma bilgimiz olan, psikolojik büyük şok veya çocukken yaşadığımız bir olay değildir.  Travmayı şu şekilde örnekleyerek açıklamak isterim; baba ve anne DNA sarmalları ile aktarılan kalıtsallar olan travmaların dışında, beden-zihin-ruh travmaları ilk tohumlandığınız andan başlayarak, anne karnında, doğum anında, doğumdan sonra, 4 yaşına kadar ki sürede, 4-7 yaş, 7-12 yaş, 12-18 yaş, 18-25 yaş, 25-27 yaş geçişleriyle evrimi devam eden büyümeniz, yetişkinlik olgunluk ve yaşlılık ile devam eder, ölüm ile yeniden parçalanarak dağılır veya inanışınız doğrultusunda ilerler. Bu süreç “1 ömür” dediğimizde ne kadar kısa değil mi? Aslında “an” içinde çoğalan bir yapıya sahip. Tüm bu bilgilerin ışığında travma, bu yıllarda yaşadığımız tüm duyumları ve duyuların algımız değerlendirmesinde verdiği tüm iç ve dışa yayılan titreşimleri kapsar. Teknik bilgi olarak; sinir hücresi olan nöronların, duyular aracılığıyla dışarıdan ve organik-içgüdüsel olarak içeriden oluşan ihtiyaç ve sinyalleri gerekli değerlendirmeyi yapmak üzere ilgili beyin bölgesine iletmek ve tepkimeyi almak süreçlerini biyoloji derslerimizden hatırlayalım. Bu tepkilerin oluşumu aralıklarla ve koşullara bağlı hızda, kimi zaman iletişim merkezleriyle, kimi zaman organ ve hücrelerle kimi zaman da enzim hormon merkeziyle etkileşime girer.


Günlük hayatımızın stresi, endişelerimiz, korkularımız, kurgularımız kalıtsal travmalarımızdan daha güçlü ve baskın olabilmektedir. Bu durumda kişi alt bilince inerek en güvenli olduğunu düşündüğü konfor alanına çekilir. Konfor alanı da kendisi gibi stres ve korkularla negatif yüklüyse iki sonuç kaçınılmaz olarak kök beyine ulaşır; yaşa veya kaç!
Yaşayan beyin, zihin; bedenini öncelik alarak ihtiyaç arayışına girer, ruhunu da beslemeyi ihmal etmez ve çok kısa sürede eski düzeninde ve gerçek konfor alanında seyreder. Kaçan beyin ise; kendisini kapatma yöntemiyle güvenlik ağını kurmaya başlar. Bu çeşitli tepkilerde gözlenebilir. Depresyon, bağımlılık, mutsuzluk hissi, yalnız kalma hali, üşenme ve dolaylı hayata isteksizlik bunlara örnektir. Aynı şekilde öfke, suçluluk gibi duygular da yükselmektedir.
Kontrollü öfke nedir? Haklı olmak kavramını nasıl açıklayabiliriz? Suçluluk hissi kişinin kendini suçlaması mı, yoksa genel insanlık sorunu mudur? Tüm bu sorulara cevap tek aslında; bireyin kendisi!

Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisinin en sevdiğim yanı, her basamağın bir oyun alanı gibi binlerce veriyle dolu olmasıdır. Maslow insan zihninin ihtiyaçlarını sıralarken, ilk basamağa fiziksel koşulları, ikinci basamağa güvenliği, üçüncü basamağa ait olma ve sevgi ihtiyacını, son olarak kişinin kendini gerçekleştirmesini önermiş. Az önce saydığımız zaman diliminde yani ömür dediğimiz süre zarfında tüm basamakları başarıyla tamamlamak sizce mümkün mü? Peki, yanıtınızı, basamağın hangi sırasındayken verdiniz? Oyun ömür boyu sürecek. Senaryo belli olmasa da evrimsel ve biyolojik süreçler artık %99,9 oranında tahmin edilebiliyor. Bu kadar bilgiye rağmen, bizler hala günlük stresler ve endişelerle hayatımızı senaryoya bağlı oyuncular olarak sürdürüyoruz. Oysa yönetmen başrol oyuncusunu seçerken diğer tüm oyunculara hem doğru olsun, hem farkındalık versin ister. Bizler, rollerimizde tanrısal desteği hissetmediğimizde mızmızlanıp ağlamaya başlıyor, hatta hani alışveriş merkezinde anlam veremediğiniz ve yerlerde sürünen nefessiz çocuklar vardır ya, annesi istediğini yapmadığı için bas bas bağırır, tam olarak o oluyoruz. Oysa kurallar açık, “insan” olabilmek, yüzyıllardır aynı.



Metaforlarda kaybolmadan uygulama tekniklerinin bazılarını paylaşmak isterim. Günde sadece 10 dakika hatta bazen 10 saniye bile yeterli olacak ve disiplinli uygulamada minimum 7 gün, maksimum 21 günde etkilerini gösterecektir. Elbette, kendinize dürüst olduğunuz takdirde.



Geleneksel Teknikler:
·         İbadet; dini inanışınıza göre şart koşulan görevlerdir. Namaz, pazar ayinleri, yama-niyama vb.
·         Spor; ilk insan topluluklarından bu yana binlerce farklı teknik günümüze kadar ulaşmaktadır. Mesele kaslı ve zayıf bir vücuda sahip olmaktansa, sağlıklı ve koşullara uygun güçlü bir beden elde etmek olmalıdır.
·         Arınma Ritüelleri; detoks beslenmek, diyet, oruç, Ayahuasca, Şaman ayinleri ve ritüelleri… Zihinsel ve ruhsal arınmayı ve bağlı olarak kısa süreli dengelemeyi sağlar. Dikkatli uygulanması gerekir, rehber bilgilerine başvurulur.
·         Üretmek; bilgi birikimi ile sıkışan beyin bir noktadan sonra bu bilgiyi boşaltmak ister. Sanat bu boşalımların en ışıldayan yanıdır.
Yukarıda sadece mevzunun bir bölümünü örnekledim. Aslında Dünya üzerindeki gelenekler farklı ve zengin tekniklerle dolu. Burada anlatmak istediğimiz şey özetle; kalbinize hangisi yakın geliyorsa, aklınıza hangisi uygun geliyorsa, hangi teknik sizin hayat tarzınıza ve ihtiyaçlarınıza cevap veriyorsa onu tercih etmenizdir. Önemli nokta, yapacağınız etkinlik veya eylem her ne olursa olsun içinizden gelsin, canınız çeksin ve bildiğiniz bir teknik olsun. Zaman ayırma şekliniz, gün içerisinde 10 saniye, 10 dakika, 30 dakika, 1 saat yani dilediğiniz kadar olabilir.
Bu eylem ve teknikleri yaparken nefes ve meditasyonu şu şekilde adapte edebilirsiniz:
-          Hareket ve Nefes Uyumu; yapılan eylem hangi hareket zincirinde olursa olsun, niyet ederken yani başlarken nefesi almayı, eylemi uygularken nefesi boşaltmayı tercih ediniz. Nefesinizi burundan alıp, yavaş ve nazik bir şekilde boşaltmaya özen gösteriniz. Yapılan hareket rutine indiğinde nefes odaktan çıktığı için zihin tutma eğilimine gidebilir, farkında olduğunuz ilk anda uygulamaya devam ediniz.
-          Önceden Hayal Etme, Sherlock Yöntemi; eylem ne olursa olsun size iyi gelmesi amacıyla uygulanıyor. Bu farkındalıkla olacakları zihninizde canlandırıp, kendi hayal gücünüzde mevzuyu Matrix’e ya da karikatüre çevirmeniz, kendinizi başrole koymanız, deneme ve tekrarlar yapmanız eylemden keyif almanıza yardımcı olacaktır. Gözlerinizi kapatıp bir sonraki eyleminizi hatta sonunda elde ettiğiniz başarıyı ve huzuru hayal edebilirsiniz. Gülümseme yüzünüze çok yakışacaktır. Aynı zamanda endişe ve korku noktalarınızla yüzleşeceksiniz, onları not ederek çözüm yolunuzda ipuçları elde edebilirsiniz.
Kimseyi düşünemeyecek hale gelmişseniz, niyetiniz kendinizi düşünecek zamana ihtiyaç duyar. Tam da bu zamanda güçlü ve sağlıklı bir bedeni, berrak, rahat, dinlenmiş bir zihni ve beyni, beslenmiş, tatmin ve doygun bir ruhu elde etme sırasıdır. May the force be with you; güç sizinle olsun.

Modern Teknikler:
Gün içerisinde;
·         İşe gitmeden önce evde, yolda, dışarıda; çocuklar uyanmadan,
·         Ofise ilk girdiğinizde ya da ilk işe başladığınızda; salona ilk girdiğinizde, yataktan kalkmadan
·         Öğleden önce mola zamanınızda
·         Öğle arasında
·         Öğleden sonra mola zamanınızda
·         İş çıkışında; evde, yolda, dışarıda; çocuklar okuldan gelmeden önce,
·         Uykudan önce, nefesinizi kontrol ediniz.
Bu anlar, size ait hissettiğiniz gün içerisindeki özel zamanlardır. Hayatınız bu düzende değilse, henüz kendinizde değilsiniz demektir. Zira Dünya ticaret lideri ülkelerinde bile iş saati uygulamaları standart olmaya başlamış ve kişisel zamanı bireye hak olarak görmektedir. Çocuk sahibi olanlar da bireysel özgürlük alanı olan günde en az bir saati hak ettiklerini unutmamalıdır. Önemli olan amacınızdan, yolunuzdan ve niyetinizden şaşmadan, irade ve disiplinle çalışmaları uygulamanızdır.
-          Nefesi Hatırlama; gün içerisinde kendinize bir oyun gibi ya da küçük notlar alarak nefesinizi nasıl aldığınızı hatırlatın.
-          Nefesi Tam Alma ve “oh” ile Boşaltma; toplum içinde garip bakışları üzerinize çekebilecek, rahatsız olmaz teslim olup gerçekten iyi geleceğine inanırsanız, 5 tam enfes (Karın şişer –Göğüs şişer – Omuzlar yükselir) aldıktan sonra, nefesinizi “oh” diyerek veriniz (Omuzlar düşer – Göğüs boşalır – Karın boşalır). Bilin ki, aldığınız nefes size can verecek, verdiğiniz nefes size ait olmayanları götürecek. Toplum içerisinde yapmaktan çekinmeyin, belki diğerlerine de bulaşır rahatlığınız ve her şey daha da iyi gelmeye başlar.
-          Nefes ve Hayal Gücüyle Yönlendirme; bilgisayar başında, direksiyon başında veya sabit durumlu bir işiniz varsa bu teknik size gelsin! Duran vücut bir zaman sonra nefesi daraltır, hareket etmediği için daralan nefes üretimi yavaşlatır ve metabolizmayı düşürür. Ateş düşer ve kalp damarlarının en hızlı ulaştığı noktalar soğumaya, tutulmaya, oksijen kaybetmeye başlar. Çeşitli boyun, bel, kalça, bacak, diz ya da el-parmak arızalarınız varsa bu konuyu dikkate almanızı öneririm. Amacımız aldığımız işaretleri iyi dinlemek ve analiz etmek, akabinde sağlıklı koşullara dönecek pratik çözümü bulmaktır.

Uygulama Şekline Örnek:
1.       Adım: Farkındalığınızı yakaladığınız an nefesinizi dikkatlice dinleyin.
2.       Adım: Bedeninizi dinleyin ve arıza noktalarını keşfedin.
3.       Adım: Aldığınız nefesi derinleştirin ancak yavaş ve nazik nefes vermeyi hatırlayın.
4.       Adım: Aldığınız nefes rutin akışına ulaştığında gözerinizi kapatın.
5.       Adım: Birkaç nefes daha alın ve arıza noktalarınızı tekrar dinleyin.
6.       Adım: Bu kez aldığınız nefesi tam ve derin alıp, verirken arıza veren bölgeye hücum eden oksijeni hayal edin.
a.       Isıtmak için gürül gürül yanan ya da bir mum kadar zarif ateşi;
b.      Serinlemek ve soğutmak için özellikle akan suyu;
c.       Boğaz, Boyun, Omuz, Üst-Alt Sırt bölgesi için mavi gökyüzünü, havayı;
d.      Kalça, kuyruk sokumu, genital bölge, kasık, üst bacak, diz, alt bacak, bilek ve ayak için toprak ve ağaç köklerini düşünebilirsiniz.
7.       Adım: İyileştiğinizi fark etmenin zamanı geldiğinde, bir şeyler sizi dışarıdan veya içeriden “hadi” diyerek uyandırdığında; derin bir “oh” nefesi alıp veriniz.
8.       Adım: Son olarak kendinizi tekrar dinleyin. Arıza kaldı mı? Nasıl hissediyorsunuz? Bedeninizin sağ tarafı ve sol tarafını ayrı düşündüğünüzde, hangi tarafta nasıl hissediyorsunuz? Bu soruları kendinize sorabilirsiniz, cevap aklınıza gelecektir.
Önerim; bu disiplinde olduğunuz ve uygulama yapacağınız bir sonraki günde, arıza bölgesine bağlı olarak aşağıdaki renk paletinde bir kıyafet, çalışırken yanınızda ve mümkün olduğunca etrafınızda olacak bir obje veya uyarıcı bulundurmak, sizi NLP uygulamasına yani renklerle algıların düzenlenmesine götürecektir. Aynı zamanda uzak doğu felsefelerinde “çakra” olarak da bilinen bu renk paleti, aslına bakarsanız bilinen doğanın element temsilcileridir. Renklerin hangi algılara dokunduğunu kişi ancak kendisi belirleyebilir. Kadim bilgiler ve araştırmalar genel bilgilerdir ve çoğunluğun hayrına olması niyetiyle hazırlanmıştır.
Renk ve bölgesel açıklamalarını hatırlatıcı kelimeler bazında yazmak isterim, kendinize bu tabloyu anlayacağınız şekilde hazırlayabilirsiniz.


Renk
Element/Simge
+ Hissiyat
- Hissiyat
Beden Bölgesi
Hormon
Kırmızı
Toprak, Kan
Köklü, ait, kendinden emin
Aidiyet duygusu eksik
Kalça, kuyruk sokumu, genital bölge, kasıklar, üst bacak, diz, alt bacak, ayak bilekleri, ayak parmakları ve tabanı
Adrenalin
Turuncu
Toprak
Dengeli, sağlıklı, cinsel olarak tatmin, hormon dengesi yerinde
Cinsel sorunlar yaşayan, dengesiz, duygusal dünyası karışık, olayları sindiremeyen
Yumurtalık bölgesi, alt karın bölgesi, bağırsaklar, böbrekler, dalak, safra ve karın boşluğu (gaz alanı)
Yumurtalık Hormonları
Sarı
Toprak, Güneş
Kendinin her yönüyle farkında
Mide sorunları, kendini yetersiz hissetme, suçluluk
Mide, karaciğer, diyafram kası
Pankreas ve Safra
Yeşil
Hava, Doğa
Sevgi dolu, neşeli, ışıldayan
Kalbi kırık, nefret ve küskünlük halinde
Akciğer, kalp, nefes borusu, timüs bezi
Kalp, ciğer, dolaşım sistemi, enerji
Mavi
Hava, Gök
Özgür ve güçlü ifade gücü, güzel bir ses tonu ve diksiyon, kararlılık
Sözlerini kendine saklayan, içine kapanık ya da yalancı ve boşboğaz
Omuzlar, üst kollar, kanatlar, boyun, ense, boğaz, ağız, kulak, tiroit bezleri, burun, geniz
Tiroit
Mor
Su, Huzur
Rüyalarına güvenen, hayal gücü kuvvetli, hisleri kuvvetli, ön sezgisi kuvvetli
Rüyalarından korkan hatta görmeyen, vizyonu dar, istekleri kısıtlı, yaşama sevinci düşük
Epifiz bezi, neo-korteks, sinüsler
Hipofiz endokrin
Beyaz
Su, Berraklık
Genel tabirle aklını iyi kullanan, ne yaptığının ve kim olduğunun farkında, ilimde
Migren ve baş ağrısı sorunları çeken, algı sorunları çeken, dengesi ve inancı düşük
Başın tam üst bölümü, beyin-epifiz, ense kökü, dik duran omurilik ve kuyruk sokumu, bacaklar ve taban hattından geçen merkezimizi yer-gök arasında hizalar.
Melatonin


Çalışmalarınızı yaparken unutmamanız gereken birkaç noktayı paylaşmak isterim. Dilerim önerilerim bütünün tamamı için hayırlı, herkes için uygun ve şifalı olur.
  1.  Bugün kendinizi hatırlamak için bu notlara ulaştınız.
  2. Tüm bilgi size hap olarak belki 2200’lü yıllarda verilebilir. Cesur olun, denemekten çekinmeyin, kendi doktorunuz olabilirsiniz, sonuçta kim rehberlik ederse doğruyu sorar ve kendi içinde bulur.
  3. Nefes bilmek, meditasyon bilmek ya da bunları yapmak itici gelebilir. Haklısınız, haksızsınız diyebilirsiniz. Yargısız olmayı tercih ediniz. Düşünceleriniz benim için her zaman saygı balonunda yer alır. Fakat bir gerçeği söylemeden edemeyeceğim; yaşamak isteyen her insan organizması ilk insandan bu yana tek bir doğruya sahiptir, oda ödevler yapılmadan, sınavda başarı elde etmek zordur.
  4. Bulunduğunuz sosyal çevre bilgilerinizi, yaptıklarınızı farklı değerlendirebilir. Bu durumda içinizdeki ses size rehber olmaya yetecektir. Ne isterseniz sorun, ‘arama motoru’ndan önce cevabı verecektir ya da en yakın arkadaşınızdan daha mantıklı ve size uygun bir cevap olacağı kesindir.
  5. Her şeyden önemlisi kişisel özgürlüklerinizi elde etmek yolunda şehir sisteminde de olsanız, ormanda da yaşasanız sonuç değişmiyor; beden-zihin ve ruhtan oluşan bir organizma yani insansınız.
  6. İradeli, disiplinli ve her geçen gün iyileşmeyi tercih eden siz güzel insanlar; 7 gün olduğunda ödülü hak ettiğinizi hatırlayın. Maya-Şamanik öğretilerinden günümüze kadar uzanmış tüm kadım öğretilerin hakikatte ödevlerini veren, ibadetini yapan yetişkin insanların Evren, Allah, Tanrı, Kut, Gök, Enerji, Yaratan ve hepsi ve hiçbiri olan tarafından ödüllendirildiği bilinir. 2inci gün itibariyle siz özgür bireyler, bilginin açlığını hissedebilirsiniz. Bu noktada kırılma döneminde olduğunuzu hatırlayınız. Bir süre kendinizi ve hayatınızı gözlemlemenizi, akışa teslim olmanızı öneririm. Bu şekilde inancınızı nörolojik olarak da kuvvetlendireceksiniz. Rezonans kanunu titreşimlerinizi güçlendirecek ve hedefe hızla göndereceksiniz.
  7. Kadınlarımız ve erkeklerimiz; içinde bulunduğunuz farkındalık hali gerçek ve varoluş arasındaki bizleri anlatıyor. İnanmak, sadece yapmayı denemek sizin elinizde. Yaptığınız tıp karşıtı değil, ateist düşünceler değil, büyücülük, üfürükçülük değil, imansızlık değil, tamamen gerçektir. Gerçek ve gelmiş geçmiş en temel öğretilerin dahi asıl anlatmaya çalıştığı insan olma ve Dünya’da var olmanın anlamıdır.
  8. Neye inanırsanız inanın, sonuç hep aynı oluyor ya da olmuyor, değil mi? Hiçlik, felsefe, din, ilim, bilim… İnsan olmak değil mi? Dert sorun, ölümden başkası yalan diyen Candan Erçetin değil mi?
  9. İnanan insanları inceleyiniz. Gerçekten inanan ve huzurda, huşuda, keyifte olan insanlara bakın, sahip oldukları ve sağlıkları nasıl da dengelidir. Başlarına ne gelirse gelsin hemen çözülür, geleni kabul eder, görevleri neyse ellerinden geleni yapar ve hayatın akışına teslim olurlar. Onlardan biri olmanız için tarih yazmanız gerekmiyor. Arama motorunda hakkınızda sayfalarca açıklama olması da şart değil. Yeter ki yaşamak isteyen bir insan olun, hayata bağlarınızı hissetmek ve farkında olmak isteyin.
Başlamak, başarmanın yarısıdır. Klişe ama gerçektir. Kendinize iyi gelmeniz dileğiyle.









Gökçe Kuntay Er
Nefes Meditasyon Eğitmeni ve Kişisel Gelişim Koçu

Yorumlar

Popüler Yayınlar